14 Eylül 2016 Çarşamba

Forklift Gibi Olmak

      Daha önceden hiç gitmediğim gitmeyi düşünmediğim bir şehre gelmiştim, her şey çok garipti insanlar daha fazla sokakta tam olarak ne yaptığını bilmiyor, şehrin o tozlu havası içerisinde sağa sola gidiyorlar, hiç bakmadığım kadar insanlara baktım, otobüsü de kaçırmıştım zaten, böyle gereksiz boş zamanlar da alabildiğince insan incelerim. Birisi; ''Hişş sen ne bakıyon lan dik dik'' dedi. Duymazdan geldim, zaten çok sıkılmıştım taksiye binip ayrıldım artık beni yakalayamazdı da. Havanın bu kadar tozlu olması lanet bir şeydi, güneş çok bulanıktı, belki de ilk defa bu kadar bulanık görüyordum, bilseydim o kadar çok güneş gözlüğü takmaz güneşi doyasıya görebilirdim. Çoğu yer inşaat ama hiç bitmeyecek gibi çalışan kimse de yok, yahu yapıp yapıp yarım yamalak bırakmışsınız lan diye bağırdım. O ara inşaatlardan birinde forklift gördüm, daha önce de görmüştüm. Ama ilk defa görüyor gibi önemsiyor gibiydim. Belki çoğumuz bilmiyoruz bir çok şey gibi, görüyoruz görmezden geliyoruz yapılan onca şeyi, takdir etmeden en azından ''vay be'' demeden geçiyoruz. Kim bilir görmediklerimiz görmeden geldiklerimiz de çokta önemsememiştir. Çok kafa karıştırmakta istemiyorum, sen git onca şey yap, görülmesin üzücüdür muhtemelen yani ben forklift olsam üzülürdüm. Sonra forkliftin üzülüp üzülmediğini merak ettim.

      ''Ya da hayır tam olarak forklift gibi olmak lazım, küçük görünmek öyle devasa iş makinesi gibi olmayıp kendinden ağır yükler taşıyabilmek, muhtemelen önemsenmeyen ama ihtiyaç duyulan, görmezden gelinen ama zor zamanlarda ee mutlaka olması lazım olan denilen forklifti bir düşündüğünüz de sizde olmak isteyeceksiniz, belki de istemeyeceksiniz. İstemeyecek olmanız sizin ben yapayım kıymet bilinsingillerdensiniz. ''
   
       Yanına gidip ''Merhaba'' dedim. 
       Bekle bir saniye ben sana dönecem dedi sırtındaki yükü indirdi ve bana dönüp ''Aleyküm selam'' dedi. 
       Çok samimiydi beni biraz şaşırtmıştı, bu samimiyetle bir anda ''Sen üzülüyor musun?'' dedim.
       ''Sen ne diyon allasen'' dedi.
       ''O kadar iş yapıyorsun, minicik bir şeysin kocaman şeyler kaldırıyorsun bana mısın demiyorsun, ee bunu insanlar görüp vay be şuna bak diyorlar mı yani gelip seni takdir ediyorlar mı?'' dedim.
       ''Sen kimsin benim aklımı bulandırıyorsun, yapıyorum evet bakıyorum olmuş kafi, o kadar da önemli değil gelmiş takdir etmiş etmemiş, abi ben kedime laf getirtmem forklift işini yapmıyor dedirtmem'' dedi.
       ''Ulan sen ne gerizekalı bir şeysin dedim, kullanıyorlar oğlum seni karın tokluğuna çalıştırıyorlar, senin yaptığın işi 10 adam yapar 100 lira yövmiye verse 1.000 lira yapar aylık 30.000 lira hadi siktir et pazarları çalışmasınlar 26.000 lira sen gelmiş işime laf getirtmem diyorsun bende seni bir bok sanmıştım'' dedim.
       ''Yapmayıp ne yapacağım, hiç bir işe yaramıyor olmak daha çok üzmez mi?'' dedi.
       ''Üzer forklift üzer, bir şey yapamamak, daha çok üzer, sanırım haklısın'' dedim.
       ''Yaptıklarından uzak olmak üzer, yapamayacak olman üzer, üzülmemek için görmezden mi gelmek lazım yani? Görülmemeyi en iyi sen bilirsin'' dedim.
       ''Tam olarak öyle değil, yine üzülürsün ama başkaları seni üzer sen kendini üzmüş olmazsın başkaları seni üzerken sen kendini mutlu etmiş oluyorsun bir nevi, demem o ki yapabileceklerini yapabiliyorken yap, yapamayacağın zamanlar gelecek ve sen kendini üzmeye başlayacaksın'' dedi.
       ''Vay be dedim forklifte bak sen. Az önce gerizekalı dediğim yıllarca görmezden geldiğim forklifte de bak sen hayat dersi veriyor resmen'' dedim. 
       Artık forklift gözümde tam bir kahramandı.
       ''Canım Forklift abi ben gidiyorum seni bu inşaatta bırakıyorum dedim','' yani sanmıyorum kıymetini bilmezlerde, aman bilmezlerse bilmesinler zaten ölünce kıymete biniyor her şey diyerek sırtını sıvazladım yürüdüm.Sonra forklift gibi olmaya karar verdim. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder